üzüntü

üzüntü
is.
1. 伤心, 忧伤; 痛苦, 苦楚, 困苦; 不愉快的事, 不痛快的事: Kuru iftiraya uğrayan kişi üzüntüden bitti. 蒙受不白之冤的人非常难过。
2. 不安, 惊慌, 焦急; 担心, 忧虑, 惦念, 操心, 烦恼: Evde birisi hastalandı mı üzüntü duyarım. 我感到不放心的是, 家中有人病了吗?
◇ \üzüntü çekmek 1) 担心, 不放心; 焦急, 不安 2) 受折磨, 遭罪, 遭受苦难, 感到不愉快 \üzüntü verici 令人遗憾的 \üzüntü vermek 1) 使不安, 使不放心, 使焦急 2) 使受苦, 使痛苦, 使不愉快: Dedemin hastalığı hepimize üzüntü veriyor. 我祖父的病使我们都担忧。

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • üzüntü — is. Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür Sesinde bir üzüntü hatta bir sitem sezdim. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller üzüntü vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üzüntü — is. 1. Adamı üzən qəm, kədər, dərd, iztirab, ruhi əzab. Kim deyir ki, ana, vaxtını keçir; Dörd divar içində üzüntülərlə. M. R.. 2. Üzgünlük, zəiflik, yorğunluq, taqətsizlik. <Əliqulunun> üzünə qayğı və kədər qonmuşdu. Gözlərində yorğunluq… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • üzüntü vermek — tedirginlik yaratmak, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmak Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüreği rahatlamak — üzüntü ve kaygısı azalmak, kalmamak ... lüzumsuz bir şey satın aldığı zaman garip bir üzüntü duyar, karısı ziyanı yok, üzülme, ne yapalım, olmuş bir şey diye teselli etmedikçe bir türlü yüreği rahatlamazdı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cefa çekmek (veya görmek) — üzüntü, sıkıntı çekmek Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi? O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eriyip bitmek — üzüntü ve sıkıntıdan çok zayıflamak O zaman da ben kahır yüzünden eriyip bitmiş olacağım. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaygı çekmek — üzüntü, tasa duymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mahzun etmek — üzüntü vermek Harap mezarlığın öyle bir hâli vardır ki insanı ister istemez mahzun eder. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sorun çıkarmak — üzüntü verecek veya içinden güç çıkılır bir durum yaratmak İskemlesinde sıkıntıyla kıpırdanarak iç geçirdiğini duydum, sorun çıkarmaya başladığımı düşünüyordu. A. Ümit …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yeis duymak — üzüntü çekmek, kahrolmak Bu kelimeyi işitince derin bir yeis, anlatılmaz bir elem duyarım. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • keder vermek — üzüntü vermek, kederlendirmek, tasalandırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”